8.3.09

Tanzimat Romanlarında Melodramın İdeolojik İşlevleri

(Kitap-lık dergisinin 120. (Ekim 2008) sayısında yayımlandı)

19. yüzyılın sonunda yazılmış ilk Türkçe romanları okuyanların hemen fark edeceği şey, romanların abartılı duygusal yoğunluğudur. Zira, modern türlerin en popüleriyle tanışmanın hemen ertesinde yazılmış metinler (bir sonraki asırda ortaya çıkacak Yeşilçam hikâyelerine nispet yaparcasına) gözyaşıyla, kanla, cinayetlerle, intiharlarla doludur. Okuyucu, yazarın duygu sağanağının hiç dinmediği, ruhun hep yükseklerde uçtuğu eserler yazmak için yanıp tutuştuğunu kolayca anlar. Özellikle roman sonları kanla gözyaşının birbirine karıştığı, coşkuyla kahrın iç içe geçtiği ve tabii ki suçla cezanın kime ait olduğunun kari’ye bildirildiği birer patlama ânı gibi planlanmıştır.
 
Sadece dönemin en önemli ve en üretken romancısı Ahmet Mithat Efendi’nin eserleri bu yargının dışında kalır. Onun eserleri kan ve gözyaşı gerilimi üzerine kurulmamış olmak bir yana, okura her zaman metnin kurmaca olduğunu hatırlatan bir yapıdadır. Yani Ahmet Mithat’ın eserleri okura coşkun bir maceraya kaptırıp gitme ve cûş u hurûş’a gelme şansı vermez ve hatta bundan özellikle geri durur. Bu seçimin getirisi metinlerde komik unsurun öne çıkmasıdır. Onun romanlarında kan ve gözyaşı kahkahayla ikame edilmiştir.