25.8.11

Only the paranoid survive. Bir de salon adamları.

"Yüz yüze ilişkinin mutlaka teklifsiz bir dostluğu ima etmediği belirtilmelidir. Örneğin XVIII. yüzyıl Paris ve Londra café'lerinde ve kahvehanelerde, yabancılar yüz yüze konuşma konusunda kendilerini özgür hissederdi. Bu dönemde içeri girer, bir masaya oturur, bir kahve alır ve masadaki diğer insanları tanıyın ya da tanımayın konuşmaya başlardınız. Normalde evde kullanılması hiçbir şekilde uygun olmayan teatral bir dille ve jestlerle konuşurdunuz. Kahvehane konuşmasının bu yapmacık niteliği şehirlerden ya da diğer ülkelerden kente gelen yabancılara ortak bir dili paylaşmaya ve bilgi değişimini sağlamaya, neler olup bittiğini öğrenmeye imkân verirdi; ama birey olarak birbirlerini daha iyi tanımalarına izin vermezdi. Londra'daki Lloyd's gibi sigorta şirketlerinin kahvehane olarak işe başlamaları bu nedenleydi."

(Richard Sennett.  Saygı. Çev. Ümmühan Bardak)



Hiç yorum yok: