24.10.11

Türkiyeli Ermeni Şairler

Erdoğan Alkan'ın yasakmeyve'den çıkan Türkiyeli Ermeni Şairler kitabını görünce sevindim. Alanı tarayan, zemin bilgisi veren ve yukarıdan bakma imkânı sağlayan kitaplara gerçekten ihtiyaç var. Ama bu küçük kitabı yarım saat okumak bile sevincimi kursağımda bırakmaya yetti. Türkiyeli Ermeni Şairler özensiz ve gayrıciddi hazırlanmış bir antoloji.

Bu fikirde yalnız olmadığımı biraz araştırma yapınca fark ettim. Agos Kirk'te Ararat Şekeryan ve Zaman Kitap'ta Kemâl Yanar kitabın bütün eksiklerini bir bir ortaya koyan kuvvetli tanıtım yazıları yayımlamışlar. Özellikle Ararat Şekeryan'ın Kirk'teki yazısı kitabın yanlışlarını ve özensizlikten doğma kusurlarını tüm açıklığıyla ortaya koymuş.

Alkan'ın bu antolojide hangi kaynakları temel aldığını bilmiyoruz. Ama kitabın girişine bakarak Fransızca kaynaklardan yararlandığı anlaşılıyor. Çevrilen şiirlerin bazılarının yanına Ermeniceleri koyulmuş ama Alkan'ın Ermenice bilmediği kitaptan kolaylıkla anlaşıldığından bu diğergâmlık anlamsız kalıyor. En azından kendisinin kaynak aldığı metinleri de eklese karşılaştırma imkânı olurdu.

8.10.11

Kopoy çıktı

Barış Andırınlı'nın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Kopoy nihayet yayımlandı.

Benim için roman hakkında nesnel bir değerlendirme yapmak kolay değil. Kopoy'u Barış tekrar tekrar yazarken birkaç kez okudum, romanın geçirdiği değişimin farklı evrelerine şahit oldum. Ama sonuçta her okuyuşta Kopoy'u baştan sona kat eden o histe, ben diyeyim hüzünde siz diyin melâlde, takılıp kaldım. Demirkubuz'un Kader'inden ya da Pavese'nin Yaşama Uğraşı'ndan sonra nasıl kaldıysam öyle.

Bu, romanın kuvvetiyle olduğu kadar benim romanın yazarını, dertlerini, yana yakıla anlatmak istediği şeyleri bilmemle, sevmemle de alakalı. Sonuçta Barış, Taksim'de yüzüne güvercin çarpan adamın yazarıdır.

Sözün özü, güzel ve içli bir adamın güzel ve içli romanı Kopoy şimdi güzel okurlarını bekliyor.