Ahmet Mithat Efendi tartışmayı seviyor, polemiğe bayılıyor. Bu sefer dekadanlık meselesi üzerine saf tutmuş; yine yeniden Batı'yı yanlış anlayanları düzeltiyor ve işin aslını ortaya koyuyor! Fazıl Gökçek onun tuttuğu safı güzel kitabında çeşitli yönleriyle anlatmış. Ahmet Mithat her yerde Ahmet Mithat tabii:
"Ona [Ahmet Mithat'a] göre 'Fransa'da Dekandantizmi icat eden' Jean Moreas'tır. Aslında bu şair, aslı adı Papa Diyamandopulos olan bir Yunanlıdır ve Fransa'da şöhret kazanmak için 'Âleme muhalefet et ki maruf olasın' şeklindeki Arap atasözünde söylendiği şekilde mevcut Fransız edebiyat geleneğine aykırı davranmak için anlaşılmaz şiirler yazarak kendisinden söz ettirmeyi başarmıştır. Başlangıçta onun arkasından gidenler, Stephane Mallarme, Rene Ghil, Verlaine, Paul Adam, Francis Viele gibi 'dört beş kişiden ibaret'tir ve bunlardan Rene Ghil dışındakiler 'halkın müstehziyane yuhalarına duçar olunca' bu yoldan ayrılmışlardır. Ahmet Mithat Efendi konuyu biraz da magazin boyutuna taşıyarak, bu şairlerden Francis Viele'nin zengin bir Amerikalı mirasyedi olduğunu, annesi Madam Lejane'in geçen yıl İstanbul'a geldiğini ve kendisinin onunla tanıştığını, yetmiş beş yaşındaki bu kadının kendi oğlu için, "Yapacak başka işi yok da kâğıt karartıp duruyor! Bastırdığı âsârın mesarif-i tab'iyesini ben verdikten sonra gülmek için okuyanlar nevadirden değildir" dediğini belirtir ve daha ileri giderek onun eserleri hakkındaki olumlu yazıların para karşılığı yazdırıldığını iddia eder."
Böyle bir kanıttan sonra, Osmanlı'nın genç edipleri için dekadan-severliğe devam etmek pek mümkün olmasa gerek!
(Fazıl Gökçek. Bir Tartışmanın Hikâyesi: Dekadanlar. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2009: s. 37)
"Ona [Ahmet Mithat'a] göre 'Fransa'da Dekandantizmi icat eden' Jean Moreas'tır. Aslında bu şair, aslı adı Papa Diyamandopulos olan bir Yunanlıdır ve Fransa'da şöhret kazanmak için 'Âleme muhalefet et ki maruf olasın' şeklindeki Arap atasözünde söylendiği şekilde mevcut Fransız edebiyat geleneğine aykırı davranmak için anlaşılmaz şiirler yazarak kendisinden söz ettirmeyi başarmıştır. Başlangıçta onun arkasından gidenler, Stephane Mallarme, Rene Ghil, Verlaine, Paul Adam, Francis Viele gibi 'dört beş kişiden ibaret'tir ve bunlardan Rene Ghil dışındakiler 'halkın müstehziyane yuhalarına duçar olunca' bu yoldan ayrılmışlardır. Ahmet Mithat Efendi konuyu biraz da magazin boyutuna taşıyarak, bu şairlerden Francis Viele'nin zengin bir Amerikalı mirasyedi olduğunu, annesi Madam Lejane'in geçen yıl İstanbul'a geldiğini ve kendisinin onunla tanıştığını, yetmiş beş yaşındaki bu kadının kendi oğlu için, "Yapacak başka işi yok da kâğıt karartıp duruyor! Bastırdığı âsârın mesarif-i tab'iyesini ben verdikten sonra gülmek için okuyanlar nevadirden değildir" dediğini belirtir ve daha ileri giderek onun eserleri hakkındaki olumlu yazıların para karşılığı yazdırıldığını iddia eder."
Böyle bir kanıttan sonra, Osmanlı'nın genç edipleri için dekadan-severliğe devam etmek pek mümkün olmasa gerek!
(Fazıl Gökçek. Bir Tartışmanın Hikâyesi: Dekadanlar. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2009: s. 37)