"Bu kahrolası yeryüzünün o büyük yalnızı.
Onu ne denli seviyorum.
Dün kız kardeşinin evinin önünde durdum. Via Corso Poscoli 9. Sini/Pavese zilini birkaç kez çaldım. Beş giriş kapısı olan, büyük bir yapı. Kentin yeni gelişen yörelerinde. Yüzlerce pencere gerisinde, yüzlerce ailenin barındığını yansıtan bu büyük yeni yapılar ne denli dayanılmaz bir görünüm içinde karşımda. Özellikle temmuz günü sıcağının parlak ışığı altında Maria, seksen dört yaşında. Burada kızı ile yaşıyor. Kızı hiç evlenmemiş. İlkin babasına bakmış, şimdi de annesine bakıyor. Pavese'nin "Yalnız Kadınlar" romanını düşünüyorum. Bazı insanlar sabır, bazıları sabırsızlık dolu. Ben ikincilerdenim. Bu can sıkıcı büyük yeni yapı altında, ilk kez onun intiharını sevinçle karşılıyorum. Yaşamadığına, burada oturmadığına, kentin bu yeni mahallelerine hiç taşınmadığına, bu sokakları, bu evleri görmediğine seviniyorum.. Bu caddeler ve evlerin yüzleri, insana korku veren parlak ışıkla bezeli. İnsan neden bu yaşama daha çok katlansın. Neden bu dayanılmaz yalnızlığa daha çok katlansın. Neden bu parlak ve zamansız ışığa daha çok katlansın. Neden kendisiyle birlikte doğmuş intihar özlemini daha çok taşısın."
(Tezer Özlü'nün çok ama çok güzel kitabı Yaşamın Ucuna Yolculuk'tan. Üzülmeli sevinmeli mi bilmiyorum ama Pavese'yi hiçbir kadın bu kadar çok sevmemiştir. Ne yaşarken ne öldükten sonra.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder