22.6.13

Yasaklı kitaplar

Hamid Dabashi'nin Ketlenmiş Halk: İran isimli kitabı ülkenin 200 yıllık kültür ve siyaset tarihini iç içe anlatıyor ve içerdiği yoğun bilgiye nispeten çok kolay okunuyor. Bol hikâyeli, bol tecrübe aktarımlı bir metin olmasında büyük ölçüde bu kolay akışın sırrı. Öyle ki Dabashi bütün metni bir "hikâye avcısı" edasıyla kotarıyor.

Ama gelin görün ki, söz konusu hikâyeleştirme eğiliminin koca ülkenin tecrübesini indirgediğini ve seyreltikleştirdiğini düşünmeden edemiyorsunuz. Tatlılaştırırken ve sıradan okur için akıcı kılarken hakikati kaybettiğinizi, en azından "modifiye edilmiş" bir hakikatla karşı karşıya kaldığınızı hissetmeniz işten değil.

Kitapta, "inananayım mı?" diye kendimle ve Hamid Bey'le kavga ettiğim sayısız "tatlı" yerden biri aşağıda. Güzel, hoş, manidar ama inanayım mı?

"(Yasaklı) kitapları okumaktan duyulan yıkıcı haz, benimle aynı kuşaktan olan ve kolayca bulunan kitaplara yasal oldukları için kuşkuyla yaklaşan İranlıların en belirleyici özelliği olmuştur hep. 1976'da ABD'ye gelip Pennsylvania Üniversitesi'nde eğitim almak üzere Philadelphia'ya gittiğimde, yaklaşık bir sene boyunca üniversitenin kitabevine gidip Marx'ın kitaplarıyla dolu raflara bakıp durdum. Hem de yanlarına yaklaşma bir türlü cesaret edemeden, zira CIA'nın (ya da başka bir gizli örgütün) bu düzen karşıt kitapları satın alanları izlediği konusunda en ufak şüphem yoktu. Yan raftaki Joseph Conrad kitaplarına bakıyormuş gibi yaparak belli bir mesafeden Kapital'in hacimli ciltlerine bakar, bu arada da dükkândaki güvenlik kameralarını kontrol ederdim endişeyle (ve içimden, 'bu akılsız Amerikalıları işte böyle kandırıyorlar' diye geçirirdim). Bu kameraların kaydettiği görüntülerin doğrudan CIA'nın Philadephia ofisine gönderildiğini ve burada bir SAVAK [İran gizli servisi] ajanının oturup kahvesini yudumlarken beni büyük ağabeyimiz Yoldaş Karl'ın bir kitabını alırken izlediğini (kâbuslarıma bile giriyordu bu) ancak benimki gibi üstün (ve komplolara karşı tetikte) bir zekâya sahip olanlar bilebilirdi. Haftalar ve aylar boyunca Marx'ın bu çok güzel baskılarını uzaktan izlerken ne de büyük bir dehşet ve coşku yaşamıştım. En sonunda bütün cesaretimi toplayarak, bunlardan birini (hatırladığım kadarıyla Alman İdeolojisi) aldım, bir sürü Conrad ve Hemingway'in arasına sakladım ve kitabevinin kırtasiye bölümünde bir köşeye geçip Karanlığın Yüreği'nin arasında okudum. Kararımı verip birkaç kitap seçmem, ki bunların arasında Kapital'in üç cildi de vardı, kitapları kasaya götürüp satın aldıktan sonra eve gitmem, belki bir (belki iki) yılımı aldı. Bu süre zarfında Marx'ı gömleğimin içine sokup kitabevinden çalmayı pek çok kez aklımdan geçirmiştim."


(Hamid Dabashi. İran: Ketlenmiş Halk. Çev. Emine Ayhan. İstanbul: Metis, 2008: 122-23.)

Hiç yorum yok: