Krikor Zohrab'ın II. Meşrutiyet döneminde Meclis'te yaptığı konuşmalar çok etkileyici. Talat Paşa'nın yakın arkadaşı da olan bu önemli Osmanlı aydını diyalog ve eşit vatandaşlık temelinde muhabbetle kurulacak çoğulcu bir Osmanlı arıyor, kurmak için elini taşın altına koyuyor:
"Peki, Osmanlı'nın birliği nasıl temin edilir? Mecelle'de 'şirket-i ihtiyariye' (isteğe bağlı), 'şirket-i cebriye' şeklinde iki şirketten bahsedilir. Cebri şirket, mesela varislerin bizzat bilmecburiye müşterek olmalarından ibarettir. İhtiyari şirket ise, samimi bir kalple bilerek, isteyerek ciddi bir şirket kurulmasıdır. Hükümetin bize getirdiği nizamnameler, cebri bir şirketi meydana getirmek isteği ile yapılmıştır. Bu doğru değildir ve dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Her yerde, hükümetler hususi emellerden korkmuştur. Ama bu gibi yollara tevessül etmezler. Hükümet, anasır isimleriyle cemiyet teşkil olmasın, daha kaba bir tabirle Ermeni ismini, Arap ismini kullanmasın, Osmanlılık bu suretle daha fazla ilerler diyor.
Açıkça söylenmiyorsa da, anasır-ı muhtelifeyi yekdiğerinden ayıran en mühim temel nedir? Dil, tarih, görenekler ve ahlak meseleleridir. Unsur denilen, ırk denilen şey bu üç esasın teşekkülüyle olur. Hükümet bunları birleştirmek için bunların dillerini, ahlak, görenek ve tabii gelişme seyirlerini birleştirmeye çalışıyor. Fakat bu maddeten mümkün müdür? Hayır! En fakir, en sefil unsurlar, mesela Çingeneler -ki onları tahkir için söylemiyorum, mağdur unsur olmaları itibariyle söylüyorum- her yerde hakir görüldükleri, siyasi mevcudiyetleri olmadığı halde, her yerde oldukları gibi burada da mevcutlar. Demek ki sun'i gayretler boşunadır. Bunun yerine adalet, muhabbet tesis etmeliyiz. Osmanlının birliği bununla teessüs eder, baskılarla olmaz. Her baskı bir tepki meydana getirir. Bu ise ayrımcılıktan başka bir netice vermez. Binaenaleyh, arkadaşlarımdan Osmanlı birliği için her fedakarlığı, her gayreti göstermelerini rica ederim. Maruzatım budur."
(Akt: Nesim Ovadya İzrail. Krikor Zohrab: 1915 Bir Ölüm Yolculuğu. Pencere Yayınları: s. 182)
Zohrab'ın sözleri üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçti. Hâlâ o "adalet ve muhabbet"ten çok uzağız.
Milliyetçiliğin yaptığı kafayı başka hiçbir şey yapmıyor, etkisi de bir türlü geçmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder