Takılıp kalan genç adamlar vardır. İçine bakan, baktıkça sonu olmayan bir kuyuya çekilen, kuyuda kaldıkça neşeyle ışığın tadını unutan, unuttukça kuyuda kalmaktan tat alan genç adamlar...
Bizim bugün okuyunca güldüğümüz, aşırı duygusallığına burun kıvırdığımız ve intiharını abartılı bulduğumuz Werther tam da böyle bir delikanlıdır. Lotte'nin aşkının kuyusunda kalmak ona başka hiçbir şeyde olmadığını düşündüğü hazzı vermiştir; kuyunun karanlığı dışarının aydınlığından çok daha anlamlı gelmiştir. (Aşkın olan kuyuda yaşadığıdır çünkü). Sonunda ölümü seçmesi ise bir aşk umutsuzluğu değil, dünya üzerinde bu aşkın sarhoşluğuyla tattığı aşkınlığın mutlak surette geçici, sönmeye yazgılı, hatta hayal olmasını bilmesindendir. Böylece intihar bir kurtuluş olur onun için. İsa'nın göğe çekilmesi, böylelikle geldiği kaynağa dönmesi nasıl sonsuz özgürlük demekse, Werther de içine fırlatıldığı ama zihinsel huzuru bulmanın düşten ibaret olduğunu anladığı dünyadan kendini azat eder, ölümden kurtuluş bekler.
Bir de takılıp kalmayan, aşan, deviren, kıran ama mesafe alan genç adamlar vardır. Zaman zaman şeytana boyun eğen, bazen en masumun kanına giren, sonra toplum için diğerleri için yani kendinin dışı için eylemenin yaşamın en hakiki amacı olduğuna gönül indiren genç adamlar. Ölümsüzlüğü, aşkınlığı yeryüzünde arayanlar.
Faust bu ikinci grubun alamet-i farikasıdır. Bilim yaparken, Gretchen'i ölüme mahkûm ederken, koca bir memleketi imar ederken, yaşlı ve savunmasız olanı düşüncesizce yok ederken düşse de kalkar, yaralansa da devam eder. Tek amacı dibine battığı kendi içinden, kendi kuyusundan çıkmaktır; aşılmaz zihinsel huzursuzluğunu dünyanın aletleriyle çözmektir.
Bu ayrımı koyduğumuzda, Bay Goethe'nin iki meşhur eserinden birincisinin bizim tecrübemizde değersizleşmesi, komikleşmesi, çocukça görünmesi; ve ikincisinin modern zamanların eşsiz bir metaforu olarak hayatımızı doldurmasına şaşmaya gerek yoktur.
Zira kuyuda bulduğunu Tanrı sayan kahraman sahneden kovulmuştur.
(James D. Wilson'un The Romantic Heroic Ideal (1982) kitabı aklıma bu iki genç adamı düşüren. Okunmaya değer, iyi yazılmış bir kitap. Faust'un bol kıvrımlı yaşamının neden modern zamanların şahane bir metaforu olarak okunabileceğine dair ise Marshall Berman'ın (Türkçe çevirisi mükemmel olan) Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor'una bakılabilir.)